DOLAR 32,3400 -0.07%
EURO 34,8790 0.06%
ALTIN 2.392,77-0,15
BITCOIN %
Hatay
16°

PARÇALI AZ BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

KARANLIK 11 MAYIS

KARANLIK 11 MAYIS

ABONE OL
14 Eylül 2022 12:05
KARANLIK 11 MAYIS
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Cemre ELVER

Hepimiz net olarak biliriz; bir gün gelecek bir an kalacak bizim için. Ama o anın ne zaman geleceğini bilmemek hazırlıksız yakalanmak değildir de nedir? Herkes en az bir kere düşünmüştür öleceği anı. Belki bir göz dalgınlığında belki ölüm temalı bir şiirin mısralarında. Ben ölümümü gözlerimin önünde parçalanan onlarca insanı, nefesim kesile kesile bütün vücudum yanarak ve titreyerek düşündüm ve o an hissettim. Ha bu arada çok farklı yorumlanabilse de hissetmek bence; tanımlamaların yetersiz olduğu, tasvirlerin kafalarda canlandırmaya yetmediği bir durumdur. Şimdi daha da vurgulayarak söyleyebilirim ki ben çaresizliği, kimsesizliği, ölümü hissettim… Ölümü benim gibi ensesinde bir kere bile hisseden insanlar çok iyi bilirler. Eğer bu korku ile karşı karşıya kaldıysanız; hayatımız, aileniz, çevreniz ve nefesiniz, daha anlamlı olurken, şikâyet ettiğiniz yaşantımız hatta isyan ettiğiniz her durum birden bire kıymetli olur ve her şeye hem de her şeye daha farklı bakmaya başlarsınız. Hayallerinizi düşünürsünüz mesela, gerçekleştirmek için onca çaba sarf ettiğiniz ve başınızı yastığınıza koyduğunuzda gerçekleştiğini düşünerek içinize huzur doldurduğunuz o güzel hayallerinizi…  Ne kadar da klişedir değil mi? “Hayatım film şeridi gibi gözlerimin Önümden geçti “ cümlesi. Ama geçer işte; kaç sene yaşarsanız yaşayın kısadır o an hayatımız ve her şey gözlerinizin önündedir. Reyhanlı bu konuda benim hayatımın dönüm noktası oldu diyebilirim. Eğer henüz 23 yıllık hayatımın bir defteri varsa ve acı tatlı her şey bu deftere yazılıyorsa Reyhanlı o defterin en acı sayfası hatta o bembeyaz sayfamın en kara lekesi benim için.

O gün, takvimlerin 11 Mayıs 2013 tarihini gösterdiği kara gün saatler 13.37’ye doğru gelirken kulağımı sağır edecek o patlama sesini duyduğum ilk andan itibaren dudaklarımdan dökülen anne ve baba kelimelerini sayıklayışımı, bulduğum ilk duvara yaşlanışımı ve o vahşeti daha az görmek için sadece yere bakışımı ama haykırışları, acı acı çınlayan çığlıkları hatta inleme seslerini duymamamın imkânsızlığını, insanların bedenime çarpıp oradan oraya savruluşlarını ve yerde yüzlerce karınca gibi telaşla atılan adımlar gördüğümü, kafamı kaldırdığım zaman ise yerde yatan yaralı bedenleri, cansız bedenlerin arasından anne ve babaların bulmaya çalışan küçücük yaştaki çocukları ve o çocukların arkalarında bıraktıkları yıkık dershaneden sağ salim ya da yaralı olarak çıkabilen o minicik çocukların yaşadıkları ve hatta belki yaşayacakları en acı görüntülere şahit oluşlarımı, bana ne ya da kim unutturabilir ki? Küçük bir çocuğun bacağıma sarılıp “abla ben evime gidemiyorum” deyişiyle anlamıştım ki ben bir kâbus görmüyordum. Yaşadıklarımız gün yüzü kadar gerçekti, sonrası… Anneler günü arifesinde tüm annelerin yüreği evlatlarıma karşı bir kez daha sevgi ile dolup taşacakken, ertesi günü küçüğünden büyüğüne tüm çocuklar annesine koşacakken gerçekleştirilen bu saldırı sonucu Reyhanlı annelerinin yüreği yandı. Onlarca anne ve baba evlatsız, onlarca masum anne evlat yada babasız, kardeşler kardeşsiz sevgiler sevgilisiz kaldı neredeyse herkes hayatında en sevdiklerinden birini kaybetti ya da hayatları boyunca asla unutamayacakları korku ile burun buruna geldi.

Ben herkesin dünyaya bir hikâyenin başkahraman olarak geldiğine inanırım. Yanımızda var olmasın istediğimiz ya da istemediğimiz insanlar sadece hikâyemizi devam ettirmemize yardımcı olmakla kalmazlar aynı zamanda hikâyenin gidişatını da belirlerler. Aslında mutlu sonlara alışık olarak büyürüz hepimiz; prenses kurtulur, sevenler kavuşur, kötüler yenilir, anne yavrusuna sarılır ve hikâye biter. Peki ya mutlu olmayan sonlar? Hayal etmek, düşlemek, dilemek bu kadar güzelken hatta huzur verirken ya beklenmedik sonlar? İşte o zaman huzuru hep isteyen o yanımız birdenbire uzaklaşıverir hikâyemizden. Her zamanki sevgiler, sabah ailece yapılan kahvaltılar, sarılırken içe Çekilen kokular uzaklaşır birden. Siz ne düşünürsünüz bilmem ama her evin kendine has bir kokusu Vardır. Biraz o evdeki annenin kokusu, biraz babanın, çocukların, belki eve yayılan saksı içindeki fesleğenlerin, çiçeklerin. Âmâ kesinlikle vardır, her evin özel bir kokusu. İşte ben o kokuya huzur kokusu diyorum. Herkesten biraz alan o koku gün gelip biri eksildiği zaman dağılır gider. O yuvanın içinde kurulan hayaller, dilenen dilekler, uzun uzun dalınan düşler prangalar. Söyleyecek tek bir kelime kalmaz, boğazda düğümlenir çığlık çıplağa haykırmak istenenler.

11 Mayıs 2013; solumdaki en derin yaralardan en çok kanayan, kabuk bağlamayanı. Mutlu sonlar acımasızca elinin tersi ile kenara iten 11 Mayıs… Baba ile anne ile evladını, dost ile dostu, kardeş ile kardeşi, hayat arkadaşı ile eşi ayran o acımasız tarih. Hıdırellez de yazılıp gül toprağı altına gömülen dileklerin asla gerçekleşmeyeceğini acımasızca gösteren o acı gün. Kaç 11 Mayıs sonra acılar diner, ne zaman yaralar artık sızlamaz bilinmez elbet ama unutmak aslında hatırlamamakta başlar, hatırımızdan silinebilecek mi yitip gidenler? Bir gün unutabilecek miyiz yaşanılanları? Eşinin tabutu üzerinde dakikalarca ağlayan o kadın unutabilecek mi bir gün artık yalnız, uyuduğu yatağında eşinin kokusunu, nişanlısını deli gibi severken birden bire kaybeden genç kız aşık olabilecek mi bir daha ömrünce? Annesine anneler günü hediyesi almaya giden gencin hain bir bomba ile yerde kanlar içinde yattığını görüp hediye paketi içinden savrulan bluzu kanayan yaraya bastıran kadın silebilecek mi hafızasından kan kokusunu. Ve ben.…. Bir 11 Mayıs sabahı uyandığım zaman onlarca insanın son nefesine şahit olamamışım gibi bahar ayının yasemin kokusu ile karışan o güzel havasını içime çekmeyi başarabilecek miyim?

Şimdi terör ne şekilde tanımlanırsa tanımlamasın, hatta ister tamımlasın ister tanımlanmasın, 11 Mayıs 2013 tarihinde Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde meydana gelen iki Saldırı ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin en lekeli sayfalarından biri olarak tarihe geçti. Türk, Çerkez, Arap, Alevi, Kürt ve daha birçok etnik kökendeki topluluğu yüzlerce yıldır bünyesinde barındıran ve Türkiye Cumhuriyeti’nin hoşgörü prensesi, medeniyetler şehri olarak bilinen Hatay ilinin bir zamanlar huzuru ve sakinliği ile bilinen Reyhanlı ilçesi 11 Mayıs 2013 tarihinde sakinliğini savaş sahnelerini, korku filmlerini aratmayan görüntülere bıraktı. Şahit olduğum saldırılar sonucunda 52 vatandaşımız hayatını kaybederken 221 vatandaşımız yaralandı ve binlerce konut ve işyeri hasar gördü. Saldırı Reyhanlı’nın en merkezi yerlerinden olan ve aralarında 700 metre mesafe olan postane binası ve belediye hizmet binası yanındaki iki araca yerleştirilen bombaların infilak edilmesi sonucunda meydana geldi. İnanmalısınız ki o gün Reyhanlı’ da yaşananlar 2003 Irak işgali, 2011 Suriye ayaklanması sırasında çekilen görüntülerden farksız ve sizlerin korku filmler izlerken gözlerini kapattığımız sahnelerden daha çok acımasızdı. Reyhanlı katliamı sadece kaderdir diyerek önemsizleştirilmemelidir.

Direk, şiddete maruz kalan o küçük sınır ilçesinde yaşananları herkese duyurmayı, hayatını kaybeden onlarca masum şehidimizi anmayı, gördüklerimi, birebir yaşadıklarımı ve terörün o lanet yüzünü bir kez daha sizlere sunmayı annelerin, ablaların, kız kardeşlerin, kızların eşlerin kısacası Reyhanlı katliamına tanık olan kadınların görüşleri, yaşadıkları, duyguları ve yardımları ile beraber bu çalışmayı hazırlamayı ve özellikle bir Reyhanlılı olarak gerçekleştirilen bu alçak saldırıları kınamayı borç bilirim.

 

Selam olsun Reyhanlı davasının peşini bırakmayan Fatma anneye, selam olsun eşinin dökülen saçlarını yastıktan atmaya kıyamayan şehit eşine, selam olsun kardeşinin adını yaşatmak için canla başla çalışan Ferdana Öğretmene, selam olsun kız kardeşini unutturmamaya çalışan Ayşe’ye selam olsun her daim barıştan, yana olan Hanife Öğretmene, selam olsun terörü ve terörizmi her daim lanetleyenlere, selam olsun barış kelimesine anlam yükleyebilenlere selam olsun Reyhanlı’yı unutmayanlara, unutturmayanlara…

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r