Fahreddin OSMANCA
Kültürel Miras Uzmanı
Alexandrette : ‘ Fransa’nın Gözyaşları ‘
“Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar: ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir…” Lev Nikolayeviç Tolstoy
Şehre bir yabancı gelmişti ve bu İskenderun için yepyeni bir başlangıç haline dönüştü. Özellikle 1872 yılındaki depremden sonra 1900’lerin başında yapılan birkaç imar haricinde bir türlü eski haline dönemeyen bu küçük sancak, bir ülkenin kaderi ve kederinin izdüşümünü, kentin davetsiz misafirlerine mihmandarlık yaparak yaşıyordu.
1930’ların başında Fransız Mezarlığı’nın ilk sakinleri (Fosmanca Özel Arşivi)
İskenderun’un yeni misafirleri kendilerini hemen ev sahibi zannettiler. Bu küçük sancağı bütünüyle kalkındırmaya çalışırlarken sanki İskender’in mirasını sahiplenir gibiydiler. Sancak öylesine geniş kapsamlı değişim yaşadı ki, bütün düzenlemeler ve planlar İskenderun’dan bir daha gidilmeyecek şekilde tasarlanıyordu.
İSKENDERUN şehrinin tarihi antik dönemde kurulduğunu biliyoruz, fakat çevresinde yer alan yerleşim alanları daha önceki çağlara dayanmaktadır. Özellikle İssos Savaşı öncesinde Büyük İskender’in savaştan hemen önce konakladığı şehir olan Myriandros ile ilgili son yıllarda oldukça önemli keşifler yapılmıştır.
İssos Vadisi’nde gerçekleşen İssos Savaşında Makedon Kralı Büyük İskender (solda) mızrağı ile Pers Kralı III.Darius’un yakın korumasına mızrağını saplamış durumdadır. Mozaik Pompei’de bulunmuş olup bugün Napoli Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.
İskenderun yakınlarında, MÖ. 2000`li yıllarda burada Hititler`e bağlı Kadu Beyliği`nin kurulduğu bilinmektedir. MÖ. 1200`lü yıllarda ise bu bölgede Fenikeli`lerin kurduğu “Myriaydus” isimli bir liman kenti yer almaktaydı.
Bugünkü İskenderun (yani Alexandria) gerçek anlamıyla MÖ. 333 yılında, Asya seferine çıkmış olan Büyük İskender’in Darius’u İssus Vadisinde yenmesi sonrasında zafer/kent olarak kurulmuştur. Büyük İskenderun İssos Savaşı zafer nişanesi olarak kenti kapısının bulunduğu alana (Bknz: Yunus Sütunu)
News
